Yeterince havalı bir blog olsam konuk yazar derdim ama şu an diyebileceğim tek şey "Yazar mısın yea eki eki" kontenjenından yazarım Umut Cemgil'den moda üzerine bir yazı:
MODA… Çağımızın vebası. Her yıl birçok genç kızımızın
pantolonlara sığmak uğruna bir taraflarını kırdığı, arkadaşlıkları bitiren,
arkadaşlıkları başlatan, erkeklere ılık yaftasının yapıştırılabildiği, gıybet
ve entrikalar dünyası. Kavram ve içerik olarak İtalya’da peydah olduğu tahmin
ediliyor. İtalyanlar’ın roma rakamı, Mussolini ve Mario Balotelli’den sonra
insanlığın başına açtığı en büyük bela. Belki Balotelli’den önce gelebilir.
Peki, bu İtalyanların götü ne oldu da kaşındı? Bu belayı
başımıza neden sardılar? Şehirler fethedip birbirlerinin karılarını değiştirmeler,
“olmaz Julius ben senden daha gavatım” demeler falan ne ara popülaritesini
yitirdi de entarileri çıkartıp bikiniler giymeye, piercingler yaptırmaya,
sürekli rock müzik dinleyip anaya babaya saygısızlığa başladılar?
Konuyla ilgili tarihçilerin çok fazla bir çalışması yok.
Yani ilk hangi gavatın çıkıp “Hey Augustus, bu donu ben diktim, sence karımın
götünde güzel durmuş mu?” dediğini bilmiyorlar. Ancak benim bireysel olarak
yaptığım çalışmalarda, bununla ilgili çok enteresan bir toplulukla karşılaştım:
Vizigotlar.
Tarihteki ilk
modacının mezar taşı. “Sadece entarilerden üzümlerden kurtulun istedim
şerefsizler.”
Vizigotlar, kanka kavimleri Ostrogotlar ile birlikte
(yakınlıklarını anlamanız için Moldova-Romanya kankalığını örnek
gösterebilirim) sürekli elektrik kesintileri, ilkel toplu taşıma koşulları
(Metrobüs, Ikarus vb) gibi sıkıntılardan artık bunalmış ve meşhur Roma
İmparatorluğu’na doğru şöyle bir uzanmak istemişlerdir.
Bir metrobüs (M.S.
365). Bazen yakıtla, bazen insan gücüyle hareket ettirilebilen, tekerlek isimli
aparat ve sürücü isimli ehlileştirilmemiş canlılar tarafından yönlendirilen
taşıma aletidir.
Vizigotlar, yön bilgileri zayıf olduğu için sürekli deniz
kıyılarından seyahat etmişler ve bu seyahatleri süresince önlerine gelen her
şeyi yakıp yıkmışlardır. Bu seyahatlerin kaçınılmaz sonucu olarak yeni
kültürlerle kaynaşarak var olan kültürlerini adeta çöplüğe çevirmişler, Asya,
Doğu, Orta ve Batı Avrupa falan Allah ne verdiyse karışıma uğramışlar, en
nihayetinde ise bölünerek çok daha geniş alanlara yayılmışlar. Bu kültür
farklılıkları yıllar içerisinde giyim kuşam alışkanlıklarına da etki etmiş,
savaşlardan ve kraliyet binasının mozaiklerine kimin resminin yapılacağı
tartışmalarından fırsat buldukça götlerini başlarını birbirlerinden daha farklı
örtmenin gayretine düşmüşlerdir.
Navigasyon bilgileri
sıfır olan Vizigotların bugünkü İspanya topraklarına ulaşma serüveni. Hiçbir
topluluk bu kadar gerizekalı olamaz galiba.
Tahminen MS 400 yılları sırasında Roma topraklarına ulaşan
Vizigotlar, burada kafaya takılan zeytin dallarını, beyaz entarileri görünce
“entari giyilen ortamda delikanlılığın esamesi okunmaz” diye dellenerek Roma’yı
bir güzel dağıtmış, günlük hayat ve eğitim alanında büyük bir kılık kıyafet
reformuna gitmişlerdir. Bu reformlara göre Vizigotlar Roma halkından, beden
eğitimi derslerinde aşortman denilen altlı üstlü bir kıyafet, günlük hayatta
ise çeşitli desenlerle süslenmiş daha insancıl kıyafetler giymeleri istenmişti.
Sonrasında bu reformların halk tarafından daha çabuk kabul görmesi açısından
kıyafet yarışmaları düzenlenmeye başlanmış, yarışmalar neticesinde birinciye
mermer, ikinciye bakır kablo, üçüncüye de taze zeytin dalı verilmesi
kararlaştırılmış.
Süreç bu minvalde ilerlerken, birincilik ödülü olan mermer
herkesin hayallerini süslediğinden, insanlar artık giydiği, yaptığı kıyafetler
için fikir alış verişlerinde bulunmaya başlıyorlardı.
Bilinen ilk AŞORTMAN
takımı. General Stilicho tarafından ilk dersin beden eğitimi olduğu günlerde
ceketin üstüne giyilirdi.
Tarihin de getirdiği bu alışkanlık artık Romalıların gavat
bir medeniyet olmalarına kadar gitmişti. Vizigotlar ise artık absürd bir
gelenek halini alan bu uygulamadan sıkılarak “siktiret biraz da şu tarafa
yürüyelim” deyip İspanya’nın yolunu tutmuşlar, ancak zilyon kültür karmaşası
neticesinde çingenelere dönüşerek her biri ayrı yerlere göç ederek, topluluk
olarak tarih sahnesindeki yerlerini terk etmişlerdir.
Bu aşamadan sonra moda, zengin Romalıların zengin Romalılara
hava atma aracı olmuş ve gelenek bugüne kadar devam etmiştir.
GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİ’NDE MODA
Aslında zenginliği falan eleştirecek değilim. Çünkü
zenginlik eleştirilerek değil, harcayarak biter. Bunu da yapacak olan bizler
değil, yine zenginler. Sonuç itibariyle -iyi veya kötü- moda dünyasındaki
zenginlerden bahsetmeye hiç gerek yok. Dizimi kırıp senden benden bahsetmeye
çalışacağım.
Zenginlik göstergesi olarak bilinen her şeyde olduğu gibi,
kıyafetler de fakir insanların elinde değer kazanarak zenginlerin beğenisine
sunulur. En güzel görünen fakir işi hangisi ise ona çok para verilir ve verilen
bu para, temsilen 10 bin TL, ilginç bir ticaret döngüsüyle dönüp dolaşarak
fakir işçinin eline 600 TL olarak geçer.
Ütücü Mustafa, ayda
kazandığı 600 TL ile makinacı Aysel’e çıkma teklifi yapmanın planlarındayken.
Ütülediği pantolonun hangi ikoncanın götünde olacağı zerre umurunda değil. O,
makinacı Aysel’in götünü düşünüyor. O sırada muhtemelen radyoda Kral FM açık.
Ancak Aysel’in Mustafa’da hiç gönlü yok. Atölyede çıkan dedikodulara göre
Aysel, ustabaşı Mehmet ile işi pişirme aşamasında. Üstelik kalite kontrolcü Ali
ile ilişkileri yeni bitmişken!
Her ne kadar işin tam göbeğinde olsalar da, giyim işçileri
için moda ve kıyafet son birkaç yıla kadar önemli bir mesele değildi. Ne zaman
ki arabesk rap türedi, ne zaman ki kirli kotlar ortaya çıktı, işte biz o zaman
tükendik. Yine de bahsettiğim son birkaç yılı saymazsak, giyim atölyeleri küçük
insanların küçük entrika yuvaları oldu. Bir bakıma, zengin insanların büyük
dünyası, bir minyatür olarak canlandırıldı.
Fazla dedikodu
yapmamaları için ağızları kapatılmış bir grup tekstil işçisini görüyorsunuz.
Moda, Türkiye’de sadece bir avuç insanın elinde ve
kıyafetler bu insanların arasında dönüp dolaşıyor. Ve mümkünse, bir kıyafet bir
defadan fazla giyilmiyor ve döngüsel olarak şekil değiştirip başka bir zenginin
dolabına giriyor. Yani tahminen Türkiye’de sadece 50 tane lüks kıyafet var ve
bu döngü sayesinde tasarımları değişirken sayıları hiçbir zaman değişmiyor.
Modaya göre kıyafetin güzel olması değil, giyilen organın güzel görünüp
görünmemesinde saklı. Eda Taşpınar’ın giydiği bir kıyafetin Kırşehirli makinacı
Aysel’in giymesi, o kıyafetin değerini 50 bin TL’den 10 TL’ye düşürür ve işe
bakın ki o kıyafeti yapan kişi yine de kâr eder!
Bir adet göt ve dikkatli
bakıldığında hemen götün üstünde Eda Taşpınar’ın yüzünü seçebiliyoruz.
Yukarıdaki kıyafetlerin tasarımcılarını,
defilelerinden hemen sonra tımarhaneye yatırmışlar.
Burada bitirmek istiyorum. Konuyu toparlamaya gelecek
olursak, moda hakkındaki yazdığım tüm bu şeyleri bir saat içerisinde
düşündüm. Hayatım boyunca dışarı çıkıp
kıyafet baktığım tek insan bu blogun sahibi olan manitam oldu. Ve bu kıyafet
bakma tecrübelerimden sonra moda ve giyim kuşam hakkında söyleyebileceğim tek
şey “Güzel olmuş ya. İyi yani. Rengi de hoş.”
Moda hakkında aslında hiçbir şey bilmeyen, birkaç sene
öncesine kadar tek fikri “daha götünde don yok” olan bir insanın moda
hakkındaki görüşlerini okudunuz. Bittiyse bir yüzünüzü yıkayın.
bahsettiğiniz döngü o kadar acı ki....
YanıtlaSilumarız bir gün her sınıf eşit olur.
Bu blogun eksigini buldum..: Macaron!
YanıtlaSilMacaron resmi macaron sirinligi olmayan moda blogu mu olur?
Renk renk macaronlarin sempati ile yapistirildigi kuleler olmadan olur mu bu iş?
Ha dersen ki fakirim,o zaman cokoprens probis li kuleler bekliyoruz..bunu bizden esirgeyemezsin!..
Yazmaya devam etmelisiniz!!!!!!!! Ve izleyiciler gadgetını yapılandırın da lütfen takibe alalımm
YanıtlaSilYa evet ya lüffen bizleri modadan mahrum bırakma ben hergün ne giymem gerektiğine senin blogundan öğrendiklerimle karar veriyorum!! Daha mantıklı karar vermek için güncel moda bilgilerine ihtiyaç NOLUR!!! Bir kaç bir şeyler daha yaz Bacım yaa :D
YanıtlaSilYa evet ya lüffen bizleri modadan mahrum bırakma ben hergün ne giymem gerektiğine senin blogundan öğrendiklerimle karar veriyorum!! Daha mantıklı karar vermek için güncel moda bilgilerine ihtiyaç NOLUR!!! Bir kaç bir şeyler daha yaz Bacım yaa :D
YanıtlaSilBence gayet yazıyorsunuz :)
YanıtlaSilHahahaha mukemmel!!
YanıtlaSilzahahahaha koptum yaa cok tatlisin
YanıtlaSil