29 Aralık 2012 Cumartesi

Para avcısı!!

Türkiye'nin en az okunan moda blogundan herkese merhaba! Sınav dönemimdeyim bu aralar, çok ilgilenemiyorum ama hele bi geçsin şu dönem, YAA BUNU NEREDE GİYECEKSİN??, AYNISINI ANNEN ÖRER, BİZ GİYSEK GÜLERLER vb. dev yazı dizileriyle tam gaz devam edeceğim.
Malum, havalar yağmurlu. Son bir kaç senedir de yağmur çizmeleri baya revaçta. Benim bile var, o kadar yani.
Bu blogta en çok dalga geçilecek insan tipi varsa, o da PAHALISI VARKEN UCUZUNU ALMAYANLARdır. Yağmur çizmesi olayında da ne avladığı gayet belli olan markamız Hunter, bahsettiğim insan tipine hitap eden birbirinden özelliksiz ve bazıları inanılamayacak derecede çirkin modellerde yağmur çizmesi yapıyor.
Evet mesela şu plastik çizmeyi 300 liraya alabilirsiniz. Bende hemen hemen aynısı var, 50 liraya aldım. Ona bile içim acıdı.

Bu Hunter nedir peki? Hunter aslında bir İskoç markası. Şirketleşmesi 1875'te gerçekleşiyor. Fakat voliyi vurması ve paraya para dememesi 1. ve 2. Dünya Savaşları'ndan sonra oluyor. Askere çizmedir, gaz maskesidir, cankurtaran yeleğidir falan yaparaktan işleri büyütüyorlar. Yani Hunter sahiplerinin savaş öncesinde ve esnasında elleri kaşınıyormuş (kendi deyimleriyle dramatically)
2000lerin ortasında işler kötü giderken, birden ne hikmetse Kate Moss'un aklında Hunter çizme giymek geliveriyor.
Meymenet eksikliğinden ölecek Kate Moss'un memleketlisine kıyak yapma qeyfi:))

Hunter bir anda "moda" oluveriyor. 'Kate Moss giydiyse çok süperdir'ciler durmuyorlar, çalışıyorlar. Sonrası gelinen durum bu zaten. 
Jimmy Choo'nun Hunter modeli. Ne kadar tasarım değil mi, KROKODİL deseni ve kenara toka koymak gerçekten kimsenin aklına gelmezdi. Bu yüzden normalinin 2 katı fiyat <3

Yani plastik çizmeye bu kadar para verilmemeli bence.


21 Aralık 2012 Cuma

Dev yazı dizisi: BUNA BU PARA VERİLİR Mİ???

En baştan söylediğim gibi, modadan anlamıyorum. Ama bu "tasarım" zikinin modada önemli olduğunu tahmin ediyorum. Tasarım demek özellik demek bana göre. Neyin tasarımı olduğuna göre de değişir tabi, tasarım sadece estetiği göz önüne almamalı. Mesela bir sandalye tasarlıyorsan, kullanım kolaylığı, rahatlığı, uzun ömürlü olması falan gibi şeyleri de düşünmen lazım.
Söz konusu takı olunca, kimse kusura bakmasın da benim aklıma hala annemin emekli olduktan sonra gittiği takı tasarımı kursları geliyor. Tam emekli kadın işi. Baya bir şeyler yapmıştı o zaman. Sonra "amaaaan incik cincik şeylerle uğraşamam" deyip ahşap boyamaya geçmişti.
Ve hala konuya giremedim evet. Konu şu ki tasarımın farklılaşmak olduğunu düşünüyorum ama bildiğin aynılaşmaktan başka bir şey değil baktığımda. Ne moda? ZIMBA. Bas zımbayı gömleğe, ayakkabıya, eteğe, takıya. Al moda oldu işte. Fiyata da ekle zımbanın bin katı fiyatı. Al o da tasarım olsun.
Arkadaşlar şu bileklik bir sitede 75 liraya satılıyor. Kimin aklını sikmek lazım bilemedim.

Suni deri, özelliksiz zımbalar ama 75 lira. Bunun satıldığı takı sitesine girip aklımı çıldırıyorum bazen. Bir kesim çok parası olup nereye harcasam diye düşünen manyak ve "tasarım" diye ipe boncuk geçirip yüzlerce liraya satan "tasarımcı"...
Arkadaşlar, zenci yarağında keramet yok. Pazarlaması iyi. Lütfen dikkatli olalım. Kilitli kapılar açılsın lütfen o yürekler açılsın.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Boşa harcanmış para

Fakir de olsa her kadının dolabında giymediği hatta ve hatta etiketli bir şeyleri oluyor mutlaka. Benim de uzun zaman önce aldığım bir kemer var. H&M'in ilk şubesinin açıldığı gün gitmiştik. İlk gün diye %20 indirim vardı ürünlerde. Bir de şimdikinden daha ucuzdu sanki lan. Şimdi girdim mi götümü avuçlayarak çıkıyorum mağazadan.
O zaman siyah bez bir ayakkabı ve bu kemeri almıştım. Ayakkabı ayağımda paralandı resmen ama bu kemeri hiç kullanmadım. Açıkçası nasıl kombirlemek lazım hiç bilemedim.

Etiketi duruyor hatta. 9.90 yazıyor ama kesin daha ucuza aldım ben bunu. 7'ye falan geldi sanırım.

Yani yazlık bir kemer evet ama para verdim ve giyemiyorum lan çok sinir bozucu. 

Pazar with benefits

Pazar derken tabi ki SEMT PAZARlarından bahsediyorum. Cumartesi günü gittiğim Beşiktaş Pazarı'ndan sadece bileklik almadım. Bir de tayt aldım. Fotoğrafta zerre belli olmuyor ama kendisi inci fitilli bir kadife. (Alışveriş kurallarımdan biri, kumaşının adını bilmiyorsan alma) Ben küçükken çok popülerdi kadife. Şimdi öyle mi bilmiyorum açıkçası ama pazarda iki tezgahta gördük kadife taytları. Erkekler yerden yere vurmaya devam etsin, ne yapalım yani. Tayt çok rahat lan. Bir de bu kadife. Isıtır yani. Ben siyah aldım. Ev arkadaşım da bordo aldı. Small aldık bir de kendimize güvenip ama haklı çıktık neyse ki. Çünkü "esneme yapar abla". Taytın götten düşmemesi için küçük almakta fayda var. Ben M beden insanım ama S gayet iyi oldu. Hani M'si büyük gelirdi, öyle söyleyeyim.
Tabi ki bu blogun en önemli şeysi: FİYATI. 10 lira verdim.
Fotoğraf işini akşama bırakmasaydım keşke ama yeminle kadife. ve tayt. ve small.

16 Aralık 2012 Pazar

Postumu girdim, bekliyorum

Beşiktaş pazarı bir fakirin en sevdiği yerlerden biridir. Ne olduğunu tam olarak hiçbir zaman bilmediğim "sezounun hit parçaları" falan bulunabiliyor sanırım bu pazarda. Bazı tezgahların başında, Zincirlikuyu metrobüs durağı kalabalığı olsa da, e olsun o kadar. Hem ucuza mal alacaksın hem konfor mu arayacaksın? Aramayacaksın, yumulacaksın. Teyzelerin fatal seviyesindeki "iktirmeleri"ne karşılık omuz ve dirsek hareketleriyle taaruza geçebilirsiniz. Unutmayın genç ve atik olan sizsiniz!
Aha bu da tanesi 1 liradan aldığım bileklikler.
                                          Hayır, fotoğrafları ütüyle çekmedim!
                                          Bence gayet güzel ya, yazın takarsın negzel.

Fakirim evet

Moda blogu işinda para varmış diye duydum, bir fakir olarak hemen açayım dedim.
Öyle değil tabi ki. Yapamam öyle şeyler zaten, mesela bir defileye davet edildim ya da açılışa, giyecek bir şeyim olmadığı için gidemem ki ben.
Sadece eğlenmek istiyorum. Siz de bakıp bakıp halinize şükredin diye.

SİZ DE "BU TİŞÖRTE BU PARA VERİLİR Mİ?" DİYENLERDENSENİZ, DOĞRU YERDESİNİZ.