16 Aralık 2014 Salı

2014 Seçmeceleri

Bütün siteler 2014 seçmeleri yaparken ben de boş durmayayım dedim. Ne yapsam diye baktım. Daha önce "iyi daşşak olur" diye kenara ayırdığım Fashion Week sokak stilleri fotoğrafları aklıma geldi.
Akademik kariyer yapmaya hazırlandığım şu günlerde fazlaca liberal batı akademisi etkisi altında olduğumdan bana yeterince tuhaf gelmiyor artık :/ İsteyen istediği gibi giyinsin falan filan.

Ben yine de en "bu ne lan"ları seçtim. KARAR OKUYUCUNUN...................

İŞTE 2014'TE KURAN YIRTANLAR!!!!

Bol pantolon bence de rahat bir şey. Ablaya bu hususta katılmakla birlikte altında değiştirilmesi gereken bir yetişkin bezi olup olmadığı konusunda şüphelerim var.


Arkadaşlar aklınızda bulunsun eğer bir gün defileye davet edilirseniz lütfen vücudunuzun bir kısmına masa örtüsü dolayın. Ece Sükan falan da yapıyor böyle. Çünkü TARZ OLMAK, DEYİŞİKLİK FALAN. Ben üstüne para verseler böyle yürüyen Fenerbahçe forması gibi gezmem. 




Süperkahraman olarak moda haftasına katılmış bir kız. Özel güçleri: Bakanın gözlerinden kan akıtmak, salam bacaklarla vejetaryen korkutmak.

Ya bunlar feşınvikte böyle sivilde nasıllar acaba? Fazla da şeyapmak istemiyorum, çocuğumda çıkmasın. Özellikle sağdakinin mefruşat parası ocak söndürür. Ne bulsa bi yerine giymeyi başarmış bravo. 


Tokyo Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ndeki hasta bakıcı zulmü yüzünden kaçan bu arkadaşların yüzlerinden belli mutsuz oldukları zaten. İnsan ne yaşar da kendini bu hale getirir :/

Bu beyfendi Endonezyalı. Endonezya'da moda haftası yapılıyormuş. Bu da ünlü bir bloggermış. Ya yiyecek ekmek bulamıyorlar ülke olarak perişanlar ama kırmışlar kendilerini moda diye. Ama farkettiyseniz ayakkabılar bizim SGK'dan emekli memur dede ayakkabısı. Blogger arkadaşın başarların devamını diler, götünü kesmemeleri için dua ederiz.



Bunlar da Madrid Moda Haftası defilelerinden bonuslar:


Dev, kırmızı, püsküllü ve yürüyen bir penis. 

Bunun ne olduğunu anlamadım gerçekten arkadaşlar. Yorumlarınızı bekliyorum.










14 Eylül 2014 Pazar

New York Feşınvik Salakları

New York'ta yine feşınvik varmış gönül dostlarım. Her hafta yapıyorlar gibi geliyor bana ama yılda iki kere oluyormuş.
Jimmy Kimmel şahane bir parodi yapmış. Hıyar var diye tuzla yetişen salaklara uydurma isimlerin defilelerini koleksiyonlarını falan soruyor. Bu gerzolar da "yaa evet evet muhteşemdi" falan diyorlar.
İşte feşın sektörünün büyük çoğunluğu böyle mallar yüzünden dünyanın parasını kazanıyor. Bu dallamalar benim yüksek lisans paramı çanta diye koluna takıyor.
Hem sinirlendim hem güldüm. Buyrun siz de izleyin. (İNGİLİZCE BİLMEYEN FAKİRLER BURADA ARAMIZDAN AYRILABİLİR)


11 Eylül 2014 Perşembe

Gülşen Bubikoğlu Kalp Ben

Merhaba. Farklı bir post yapayım dedim bu sefer.
Geçen gün ev arkadaşımla Alev Alev diye bir film izledik. Gülşen Bubikoğlu, Tarık Akan ve Ekrem Bora oynuyor filmde. Çok acıklı film, bu yüzden denk gelirseniz kanalı değiştirin arkadaşlar.
Filmi izlerken bir kez daha emin oldum ki Türk sinemasında en güzel giyinen kadın Gülşen Bubikoğlu. Favori oyuncum değil ama her filmde mikemmel konbirleri var. Bunları göstereyim dedim.
Ama Google'da yok doğru düzgün fotoğraf, birkaç tane var anca. Ben de Youtube'dan bulabildiklerimi almaya çalıştım. Tırnak makasıyla çekilmiş gibi görüntü için peşinen özür dilerim.




































26 Ağustos 2014 Salı

Moda Blogçuluğu

Merhabayın herkese.

Bu yazıyı yine saçma sapan tasarımların sergilendiği bir defileye ayıracaktım ama sonradan bir liste yapmaya karar verdim. Moda bloggerlarının siteleri derya deniz gerçekten. Allahın cinsleri. Ne çeşit ararsan var.

Moda bloggerlarından öğrendiklerimi özetliyorum aşağıda:

1) Ne kadar tuhaf görünürseniz o kadar iyi. Çünkü kafaya ütü falan takıp gezmenin "çok tarz sahibi olmak"la aynı anlama geldiği bir dünyada yaşıyoruz.


"Bu kadın niye böyle giyinmiş korkunç görünüyor?" "Ha o moda bloggerı" "OHA ABİ SÜPER TARZ SAHİBİ HATUN"

2) Bu insanlar şöyle görünmek için para alıyorlar:

Hangi birine laf edeyim bilemedim. En sağdakini zaten daha önce yazmıştım. Moda dahisi falan ilan edilmişti 12 yaşında. Geldiği noktayı görüyorsunuz. Soldan ikinci ülkemizde de bulunan ve maalesef fahişelik yapmak zorunda kalan Rus kızlara benziyor. Farkı, o kızlar mecburen öyle giyiniyor. En sağdaki patatesi zaten ne giyse kurtarmaz. 


3) Mutsuzluk, mutsuzluk, mutsuzluk...

"Her yerden hediyeler geliyor, en son ne zaman para verip bir şey aldım hatırlamıyorum. Sürekli davetlerdeyim, partilerdeyim ve başka hiçbir şey yapmıyorum. Param çok ve bu yüzden çok mutsuzum"

4) Marka olduğu için yarak gibi parçaları çok beğenmek:

"Altımdaki pantolon Marc Jacobs olduğu için çok güzel ok? Çünkü Marc Jacobs ve çok pahalı ok? Marc Jacobs değil annem dikseydi ayıp olmasın diye alır sonra bir evsize falan verirdim ama bu Marc Jacobs olduğu için aşırı güzel bir pantolon"





6 Ağustos 2014 Çarşamba

Fakir Girne'ye gitti

Merhaba sevgili fakirler.
Neredeyse 1 senedir yazmıyorum, biliyorum kimsenin sikinde değildi fakat 1 sene benden çok şey götürdü.
Mezun oldum, 1 ay geçti hemen işe başladım. Elime azcık (gerçekten azcık) para geçti diye fakirlikten çıktığım sanılmasın. Her bütçenin fakirliği başka oluyor arkadaşlar.
İş hayatı sucks. (İş hayatı yalar) Zor ve yıpratıcı. Falan filan işte.

Çalışınca tatil daha bir kıymetli oluyor. 1 gün de olsa o günü manyak gibi değerlendirmek istiyorsunuz, ama genelde sabah kalkıp kahvaltıyı ne yapsak faslıyla zaten öğleni buluyorsunuz. Sonra da sittiret yatayım evimde deyip tavan season 18 episode 23 izliyorsunuz.

Bayram tatili öyle olmadı.

Hayatımdaki tek ecnebi memleket deneyimi İpsala sınır kapısını 500 metre öteden görmek olan bendeniz için yurtdışına çıkma fırsatı gibi görüldüğünden 3-4 ay önce Barcelona hayalleri kurmaya başladım. Kurdum kurdum kurdum, boyfriendime söyledim, kurdum kurdum. Neticede OLMADI. Tabi ki olmayacak. Pasaporta para lazım, vizeye para lazım, uçak bileti, otel motel derken 3 günlük tatilin parası benim senelik maaşıma eşitlendi amk. Ben kim Ecnebistan kim.

Facebook'ta dünyayı gezen o iğrenç, nalet gelesice, evlerine ateşler salınasıca, birlikleri bozulasıca, duyguları sinelerinde kalasıca arkadaşlarım yüzünden bilek kesme noktasına gelmişken boyfriendimle "yurtdışı gibi ama değil gibi" olan memleket Kıbrıs'a gitmeye karar verdik ve gittik.

Kıbrıs'ın nasıl olduğunu ayrıca anlatırım. (Çok bişey yok zaten) Ama özet geçersem; aşırı sıcak.
Yani baya sıcak arkadaşlar, o beyinler eriyip burundan akmaya nasıl başlamıyor anlamıyorum. İki tarihi yer gezelim dedik (aktivite: çok eski taşlara bakmak) 10 dakika sonra "Kirim bana bişilir öliyir" diye kendimi en yakın gölgeye atıp tarlası yanmış köylü oturuşuna geçtim oracıkta. Ki aslında aralıksız 5 dakika yürüme sonucunda bu hale gelmeyen insan Terminatör'dür, Robocop'tur, alyendir.

Bunun modayla ne ilgisi var derseniz, yok tabii ki. Çünkü benim de modayla alakam yok zaten. Göstermelik bir fotoğraf bırakıyorum:



Efendim işte o sıcakta gezerken bunları giymiştim. Şortum ne zaman nereden aldığımı hatırlayamayacağım kadar eski. Terlikleri 3 sene önce Migros'tan almıştım. Çanta belli olmuyor fotoğrafta, sittiret. Gözlük Çukurcuma'da bir gözlükçü vardı hala var mı bilmiyorum, orada ucuz şeyler oluyordu. Zannedersem 2 sene önce 10 liraya almıştım. Tişört Beşiktaş'taki Sinanpaşa Pasajı'ndan 10 liraya. Bu tişörtü yeni almıştım. Yüksek belli şeylerimle giyeyim diye. Ama kendisi ilk yıkamasında çekerek toz bezi olma yolundaki kariyerine hızlı bir giriş yaptığından dolayı sadece belirli günler ve haftalar kıyafeti olmaya mahkum şu anda. Kafamdaki o şey de aksesorayz indiriminden. 

Yani arkadaşlar tatil biraz da bu değil mi: Şehirde giyemediğim ne varsa giyeyim!