2 Haziran 2017 Cuma

BITCH IS BACK

desem yalan olur. Kendime gelmeye çalışıyorum.

Uzun süredir devam eden deriiin mutsuzluk halim patolojik hale geldiği için çeşitli ilaçlara başladım. Fakir olduğum yetmiyormuş gibi bir de depresyon çıktı başıma. YAA BARİ YENİKÖY'DEKİ YALIMIN İSKELESİNDE D&G HIRKAMLA OTURARAK DEPRESYONA GİREYDİM NOLURDU SANKİ RABBİŞKOM. Doktora da bir sürü para verdik zaten özel hastaneye gittik diye. Yemin ediyorum ödemeyi nasıl yapacaksınız dediklerinde böbrek kabul ediyor musunuz diye sorasım geldi. Sorsa mıydım acaba ya belki kabul ederlerdi.

İlaçların sersemlik, salaklık, denyoluk, iki haneli iq'luk gibi yan etkileri var. En fenası ise iştah açması. Evet arkadaşlar, sanki ödülü 5yüz milyar milyor olan bir yeme yarışmasının en iddialı adayıymışçasına yemek yiyorum. Ve uyuyorum.

Bunun modayla naalakası var peki? Pek yok aslında. Kilo almaya başladığımdan (ki o da son 1 sene oluyor) beri kendime pek bir şey almadım. YOKSA FAKİRLİKLE İLGİSİ YOK YANİ ::(. Aldım almasına tabii ki ama hep aynı şeyleri aldım sanırım. Bir sürü bol şey. Şey diyorum çünkü giydiğim şeyler pantolon mu yoksa başka isimleri var mı inanın bilmiyorum. Kesin vardır ya. Neyse ben pantelon diyeyim.

Şüşko olduğumdan bu aldıklarım hayatımı kurtarıyor. Evet daha da şişman görünüyorum ama I don't give a fuck arkadaşlar. İlaçlıyım ve umrumdışı pek çok şey. Yalnız resimleri indirip orada burada LAN PATATESE BAK TİPTEN 20 YIL YEMESİ LAZIM diye paylaşmazsak sevinirim. Çünkü ilaç dozumun yükselmesini istemiyorum. Yani alay edilebilir bişey biliyorum aslında ben de kendimle alay ederdim kesin. Ediyorum da.

Bu pantelonu Manisa'dan almıştım 25 liraya. Fotoğrafta hiç belli değil sanki ama beyaz boyuna çizgili. Beli lastikli, düğmeli, fermuarlı ve kuşaklı! Yani bir kıyafetin bel kısmına ne konulabilirse koymuşlar sağolsunlar. Ama aşşırı rahat.


Bu pantelonu da LCW'den aldım. Ama neden aldım? Çünkü Kelime Oyunu yarışmasına katılacaktım. Giyecek bir şey beğenemedim bir türlü. Şüşkolaştığım için hiçbir şeyin içine giremiyorum doğru düzgün. Dedim bir şey alayım. GİDİP LCW'DEN ALDIM YA BÖYLE BİR FAKİRLİK OLABİLİR Mİ?

Bunun üzerine limon sarısı bol bir bluz giymiştim. Ulusal kanaldaki bir yayına LCW'den alınma pantelonla çıktım ya. Dünya fakirler birliği falan diye bir şey varsa başkanı ben olmalıyım. En azından onursal başkanlığı hakediyorum. Ama netice olarak aşırı rahat. BELİ LASTİKLİ. LASTİKLİ BEL <3 BEN

Bunu cumartesileri kurulan Beşiktaş pazarından almıştım. 25 lira. Beli lastikli ve biraz sıkı ama giydikçe açılır diye ümit ediyorum :( Çünkü bu ara kilo verme ihtimalim < Zombi istilası.
Kumaşı güzel bir pantelon. Rahat da. 

En mal pozu en sona sakladım. Bunu da Bakırköy çarşısından aldım. Aslında orası mı emin değilim çünkü arkadaşım götürdü beni oraya. O taraflar işte. Böyle İstiklal Caddesi gibi bir yer var o taraflarda. Oradan. 15 lira. Rengine aşık oldum. Kumaşı incecik, %100 pamuk. Ve çok rahat. Neden? Lastikli bel!


Gördüğünüz gibi bütün pantelonlarımı beyaz tişört ve aynı ayakkapla giydim. Çünkü neden olmasındı? Benim için yaz=beyaz tişört. Beyaz tişörtle uymayacak bir şey=yok. 

Umarım fotoğraflar gözünüzdan kan akıtmaz. Kocam ancak bu kadar çekebildi bendeki malzeme de belli yani yapacak bir şey yok. Evimin kış bahçesine, bahçenin yanındaki çirkin kuzu heykeline kadar gördünüz. Artık samimiyiz yani. 

Yarışmanın katıldığım bölümü: http://www.teve2.com.tr/programlar/guncel/kelime-oyunu/bolumler/16-bolum-29-05-2017 Bunun da hikayesini bi ara anlatırım.









12 Ocak 2016 Salı

Fakirlik sevdağya mağni olamadı

Evlendim arkadaşlar.

Neredeyse 4 ay oluyor. İstanbul'da havanın güzel olduğu son tarihi seçtik nikah için. Kimsenin üzerinde gocuk olmadığı için oldukça rahat bir nikah oldu :)

Evlilik nasıl gidiyor? diye soruyorlar arada. Vallahi normal. Evliliği değerlendirme kriterleri nedir bilmediğimden bana normal geliyor. Kocam falan var işte. Akşamları film falan izliyoruz. Yemek yiyoruz. Her şey normal gerçekten. Evlenince hayatı aşırı değişen insanlar da olabiliyor-muş. Bizimki pek öyle olmadı.

Bu bir moda blogu olduğuna göre hemen kocişkorellam ve benim giydiğim şeylere geleyim madem.

Arkadaşlar, bu nikahı en ucuza kapatan gelin olarak ben oldum! Peki nasıl oldu?

Benim gelinlik ve gelinlik fiyatları konusundaki aşırı mantıklı düşüncelerim (forekzempıl BİR GÜNLÜK BİR ŞEY İÇİN BU KADAR PARAVERİLİR Mİ? BEN BUNUNLA İŞEYEMEM Kİ vs.) sebebiyle nikaha 2 ay kala falan gelin olduğumu belli edecek ama gelinlik olmayan bir elbise arayışına girdim. Canım ev arkadaşım sağolsun, Mango'da şaaak diye buldu istediğimi. Gelinliğimi Mango indiriminden 69.90'a aldım <3

Ayakkabı? Başarısız bir internet alışverişi deneyiminden sonra evde nereden aldığımı bile hatırlamadığım pembeli morlu bantlı ayakkabımı giymeye karar verdim. Ayakkabı da almadım. Saçıma takmak için çiçekleri de Eminönü'de bulduk yine ev arkadaşımla. Krem rengi ve mor renkli yapma çiçekler, 3 tanesi 5 liraydı.


Nikahtan hemen sonra Beşiktaş Evlendirme Dairesi'nin karşısındaki Barış Parkı. Fotoğrafları da arkadaşımız çekti ohhhh fakirlik ooohhh para vermemek. Daha var fotoğraf da bulamadım şimdi. 



Tekne turundan. 

Sevgilimin kıyafetlerini de ayrı ayrı yerlerden aldık. Hatırlamıyorum ama tabii her türlü benden pahalıya geldi skjdhkjs 

Nikahtan sonra da düğün isteyen aile büyükleri kırılmasın diye düğünümsü bir şey yapalım dedik. Tekneyle 2 saatlik boğaz turuna çıktık nikaha gelenlerle. Kocaman tekneydi vallahi. Kimse de sıkılmadı. Herkes çok memnun ayrıldı. İstanbul'da evleneceklere tavsiye, allahın siktirettiği yerlerde iki ağaç var diye kır düğünü kakalamaya çalışanlara kanmayın, tekne turu yapın. Biz gelenlerin ne içeceğini tahmin ettiğimiz için alkollüleri kendimiz aldık tekneye götürdük, alkolsüz içecekler ve atıştırmalıklar kira bedelinin içindeydi. İstediğim müzikleri seçtim hem de. Herkes boğaz havası aldı ohh miss. 6-7 bin civarı bir şey tuttu toplamda hepsi. Yani bir İstanbul düğününün yaklaşık 6'da 1'i fiyatla herkesi memnun ettik!

Kayınvalide sabotajı neticesinde oynamak zorunda kaldım biraz ama çok azcık. Az hasarla atlattık.

Bir de arkadaşlar o saatlerce süren düğünlerde sabahtan akşama kadar nasıl ayakta duruyor gelinle damat. Bizim nikah 1'deydi. Tekne turu 5'te bitti. Eve geldiğimizde bokumuz çıkmıştı. Bir de o kabarık şeylerle sabahtan gece yarılarına kadar koşturuyorlar gelinler. Allah akıl fikir versin.

Aklıma gelmişken şunu da ekleyeyim, evlilik teklif edilen bir şey değil. Evlilik iki yetişkin insanın karşılıklı oturup konuşması ve karar vermesi gereken bir şey. Romantizm kisvesinin altında "şimdi sen benlen evleniyon mu evlenmiyon mu"ya getirilmemesi gerekiyor. Önce bir taraf teklif etsem mi diye düşünüyor, öteki taraf kabul etsem mi diye düşünüyor bilmem ne. Oturun ikiniz beraber düşünün işte. Hayattaki amaçlarınız ortaksa, gelecek planlarınız uyuşuyorsa evlenin. Bunların da konuşulması lazım. Gerçekçilik hayat kurtarır arkadaşlar. 

Aslında eğer imkanınız varsa gidin kot tişört evlenin. Biz öyle yapmak isterdik ama aileler bir yere kadar tamam dediler. Gelinlik giymediğim için hala bazı çevrelerce kınanıyorum. Şaşırıyorlar BİR KIZ NASIL İSTEMEZ diye. 

Bazı bir kızların ve bir erkeklerin istedikleri rahat etmek oluyor işte. Ama neticede hepsi mutlu olmak istiyor. Ben birinin ölmeden önceki son isteği olmadıkça gelinlik giymezdim. Kimisi piremseslik istiyor. O da öyle mutlu oluyor naapalım.

Bugün mutlu bir gün değil. Aslında bayadır mutluluktan uzak günler geçiriyoruz Türkiye'de. Ama işte hayat durmuyor. İyi mi kötü mü bilmiyorum.

Herkesin mutlu olmasını dilerim. 


16 Aralık 2014 Salı

2014 Seçmeceleri

Bütün siteler 2014 seçmeleri yaparken ben de boş durmayayım dedim. Ne yapsam diye baktım. Daha önce "iyi daşşak olur" diye kenara ayırdığım Fashion Week sokak stilleri fotoğrafları aklıma geldi.
Akademik kariyer yapmaya hazırlandığım şu günlerde fazlaca liberal batı akademisi etkisi altında olduğumdan bana yeterince tuhaf gelmiyor artık :/ İsteyen istediği gibi giyinsin falan filan.

Ben yine de en "bu ne lan"ları seçtim. KARAR OKUYUCUNUN...................

İŞTE 2014'TE KURAN YIRTANLAR!!!!

Bol pantolon bence de rahat bir şey. Ablaya bu hususta katılmakla birlikte altında değiştirilmesi gereken bir yetişkin bezi olup olmadığı konusunda şüphelerim var.


Arkadaşlar aklınızda bulunsun eğer bir gün defileye davet edilirseniz lütfen vücudunuzun bir kısmına masa örtüsü dolayın. Ece Sükan falan da yapıyor böyle. Çünkü TARZ OLMAK, DEYİŞİKLİK FALAN. Ben üstüne para verseler böyle yürüyen Fenerbahçe forması gibi gezmem. 




Süperkahraman olarak moda haftasına katılmış bir kız. Özel güçleri: Bakanın gözlerinden kan akıtmak, salam bacaklarla vejetaryen korkutmak.

Ya bunlar feşınvikte böyle sivilde nasıllar acaba? Fazla da şeyapmak istemiyorum, çocuğumda çıkmasın. Özellikle sağdakinin mefruşat parası ocak söndürür. Ne bulsa bi yerine giymeyi başarmış bravo. 


Tokyo Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ndeki hasta bakıcı zulmü yüzünden kaçan bu arkadaşların yüzlerinden belli mutsuz oldukları zaten. İnsan ne yaşar da kendini bu hale getirir :/

Bu beyfendi Endonezyalı. Endonezya'da moda haftası yapılıyormuş. Bu da ünlü bir bloggermış. Ya yiyecek ekmek bulamıyorlar ülke olarak perişanlar ama kırmışlar kendilerini moda diye. Ama farkettiyseniz ayakkabılar bizim SGK'dan emekli memur dede ayakkabısı. Blogger arkadaşın başarların devamını diler, götünü kesmemeleri için dua ederiz.



Bunlar da Madrid Moda Haftası defilelerinden bonuslar:


Dev, kırmızı, püsküllü ve yürüyen bir penis. 

Bunun ne olduğunu anlamadım gerçekten arkadaşlar. Yorumlarınızı bekliyorum.










14 Eylül 2014 Pazar

New York Feşınvik Salakları

New York'ta yine feşınvik varmış gönül dostlarım. Her hafta yapıyorlar gibi geliyor bana ama yılda iki kere oluyormuş.
Jimmy Kimmel şahane bir parodi yapmış. Hıyar var diye tuzla yetişen salaklara uydurma isimlerin defilelerini koleksiyonlarını falan soruyor. Bu gerzolar da "yaa evet evet muhteşemdi" falan diyorlar.
İşte feşın sektörünün büyük çoğunluğu böyle mallar yüzünden dünyanın parasını kazanıyor. Bu dallamalar benim yüksek lisans paramı çanta diye koluna takıyor.
Hem sinirlendim hem güldüm. Buyrun siz de izleyin. (İNGİLİZCE BİLMEYEN FAKİRLER BURADA ARAMIZDAN AYRILABİLİR)


11 Eylül 2014 Perşembe

Gülşen Bubikoğlu Kalp Ben

Merhaba. Farklı bir post yapayım dedim bu sefer.
Geçen gün ev arkadaşımla Alev Alev diye bir film izledik. Gülşen Bubikoğlu, Tarık Akan ve Ekrem Bora oynuyor filmde. Çok acıklı film, bu yüzden denk gelirseniz kanalı değiştirin arkadaşlar.
Filmi izlerken bir kez daha emin oldum ki Türk sinemasında en güzel giyinen kadın Gülşen Bubikoğlu. Favori oyuncum değil ama her filmde mikemmel konbirleri var. Bunları göstereyim dedim.
Ama Google'da yok doğru düzgün fotoğraf, birkaç tane var anca. Ben de Youtube'dan bulabildiklerimi almaya çalıştım. Tırnak makasıyla çekilmiş gibi görüntü için peşinen özür dilerim.




































26 Ağustos 2014 Salı

Moda Blogçuluğu

Merhabayın herkese.

Bu yazıyı yine saçma sapan tasarımların sergilendiği bir defileye ayıracaktım ama sonradan bir liste yapmaya karar verdim. Moda bloggerlarının siteleri derya deniz gerçekten. Allahın cinsleri. Ne çeşit ararsan var.

Moda bloggerlarından öğrendiklerimi özetliyorum aşağıda:

1) Ne kadar tuhaf görünürseniz o kadar iyi. Çünkü kafaya ütü falan takıp gezmenin "çok tarz sahibi olmak"la aynı anlama geldiği bir dünyada yaşıyoruz.


"Bu kadın niye böyle giyinmiş korkunç görünüyor?" "Ha o moda bloggerı" "OHA ABİ SÜPER TARZ SAHİBİ HATUN"

2) Bu insanlar şöyle görünmek için para alıyorlar:

Hangi birine laf edeyim bilemedim. En sağdakini zaten daha önce yazmıştım. Moda dahisi falan ilan edilmişti 12 yaşında. Geldiği noktayı görüyorsunuz. Soldan ikinci ülkemizde de bulunan ve maalesef fahişelik yapmak zorunda kalan Rus kızlara benziyor. Farkı, o kızlar mecburen öyle giyiniyor. En sağdaki patatesi zaten ne giyse kurtarmaz. 


3) Mutsuzluk, mutsuzluk, mutsuzluk...

"Her yerden hediyeler geliyor, en son ne zaman para verip bir şey aldım hatırlamıyorum. Sürekli davetlerdeyim, partilerdeyim ve başka hiçbir şey yapmıyorum. Param çok ve bu yüzden çok mutsuzum"

4) Marka olduğu için yarak gibi parçaları çok beğenmek:

"Altımdaki pantolon Marc Jacobs olduğu için çok güzel ok? Çünkü Marc Jacobs ve çok pahalı ok? Marc Jacobs değil annem dikseydi ayıp olmasın diye alır sonra bir evsize falan verirdim ama bu Marc Jacobs olduğu için aşırı güzel bir pantolon"





6 Ağustos 2014 Çarşamba

Fakir Girne'ye gitti

Merhaba sevgili fakirler.
Neredeyse 1 senedir yazmıyorum, biliyorum kimsenin sikinde değildi fakat 1 sene benden çok şey götürdü.
Mezun oldum, 1 ay geçti hemen işe başladım. Elime azcık (gerçekten azcık) para geçti diye fakirlikten çıktığım sanılmasın. Her bütçenin fakirliği başka oluyor arkadaşlar.
İş hayatı sucks. (İş hayatı yalar) Zor ve yıpratıcı. Falan filan işte.

Çalışınca tatil daha bir kıymetli oluyor. 1 gün de olsa o günü manyak gibi değerlendirmek istiyorsunuz, ama genelde sabah kalkıp kahvaltıyı ne yapsak faslıyla zaten öğleni buluyorsunuz. Sonra da sittiret yatayım evimde deyip tavan season 18 episode 23 izliyorsunuz.

Bayram tatili öyle olmadı.

Hayatımdaki tek ecnebi memleket deneyimi İpsala sınır kapısını 500 metre öteden görmek olan bendeniz için yurtdışına çıkma fırsatı gibi görüldüğünden 3-4 ay önce Barcelona hayalleri kurmaya başladım. Kurdum kurdum kurdum, boyfriendime söyledim, kurdum kurdum. Neticede OLMADI. Tabi ki olmayacak. Pasaporta para lazım, vizeye para lazım, uçak bileti, otel motel derken 3 günlük tatilin parası benim senelik maaşıma eşitlendi amk. Ben kim Ecnebistan kim.

Facebook'ta dünyayı gezen o iğrenç, nalet gelesice, evlerine ateşler salınasıca, birlikleri bozulasıca, duyguları sinelerinde kalasıca arkadaşlarım yüzünden bilek kesme noktasına gelmişken boyfriendimle "yurtdışı gibi ama değil gibi" olan memleket Kıbrıs'a gitmeye karar verdik ve gittik.

Kıbrıs'ın nasıl olduğunu ayrıca anlatırım. (Çok bişey yok zaten) Ama özet geçersem; aşırı sıcak.
Yani baya sıcak arkadaşlar, o beyinler eriyip burundan akmaya nasıl başlamıyor anlamıyorum. İki tarihi yer gezelim dedik (aktivite: çok eski taşlara bakmak) 10 dakika sonra "Kirim bana bişilir öliyir" diye kendimi en yakın gölgeye atıp tarlası yanmış köylü oturuşuna geçtim oracıkta. Ki aslında aralıksız 5 dakika yürüme sonucunda bu hale gelmeyen insan Terminatör'dür, Robocop'tur, alyendir.

Bunun modayla ne ilgisi var derseniz, yok tabii ki. Çünkü benim de modayla alakam yok zaten. Göstermelik bir fotoğraf bırakıyorum:



Efendim işte o sıcakta gezerken bunları giymiştim. Şortum ne zaman nereden aldığımı hatırlayamayacağım kadar eski. Terlikleri 3 sene önce Migros'tan almıştım. Çanta belli olmuyor fotoğrafta, sittiret. Gözlük Çukurcuma'da bir gözlükçü vardı hala var mı bilmiyorum, orada ucuz şeyler oluyordu. Zannedersem 2 sene önce 10 liraya almıştım. Tişört Beşiktaş'taki Sinanpaşa Pasajı'ndan 10 liraya. Bu tişörtü yeni almıştım. Yüksek belli şeylerimle giyeyim diye. Ama kendisi ilk yıkamasında çekerek toz bezi olma yolundaki kariyerine hızlı bir giriş yaptığından dolayı sadece belirli günler ve haftalar kıyafeti olmaya mahkum şu anda. Kafamdaki o şey de aksesorayz indiriminden. 

Yani arkadaşlar tatil biraz da bu değil mi: Şehirde giyemediğim ne varsa giyeyim!