mezuniyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mezuniyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Temmuz 2013 Salı

Mezuniyet Şeyleri

İnsan lisans hayatını 739473 senede falan tamamlarsa içinde ne heves kalıyor ne istek. Mahalle baskısı demeyelim de domuzluk gibi olmasın, sevdiğim insanlarla paylaşacağım anlar olsun diye mezuniyet törenine katılıyorum. Ama kıyafet ayakkabı vs. hiç benlik şeyler değil.
Fikrine güvendiğim, beraber tükkan gezip AY BU NE ALLASEN PAÇOZ PAÇOZ demekten keyif aldığım insan, ev arkadaşım, haftasonu tatilde olduğu için ben de manitamla kıyafet baktım. Ama denediğim hemen hemen her kıyafetin de fotoğrafını yolladım ona da. TATİLDE DE RAHAT VERMEDİM!
Arkadaşlar, böyle özel gün kıyafeti seçmek ne zor şeymiş ben unutmuşum. En son bin sene önce kuzenimin düğününe gitmiştim. Onun için de ilk girdiğim dükkandan anneme bir elbise aldırtıp çıkmıştık. Şimdi böyle iş başa düşünce yeminlen darlandım! O kabinler bana dar geldi.
Bir de kalabalık! Her yer doluyor taşıyor. İndirim başlamış her taraflarda kadınlar delirmiş gibi 10 parça birden denemeye giriyorlar kabinlere. Manitam ama sağolsun baya yardımcı oldu. Ben sıkılıp bunaldıysam o sıkıntıdan kendini jiletleme noktasına gelmiştir herhalde.
Nihayetinde 2 gün sonra AMAAAN SKERLER! deyip aldım bir elbise. Çektiğim kezban fotoğraflarını da paylaşayım. En azından iki tanesini.

Bu beyaz elbise Bershka'daydı. Yani öyleydi sanırım öyle çok dükkan gezdim ki hatırlamıyom lan! Fiyatı 60 liraydı. Ama ondan da emin değilim. Evet ne kadar tırt bir moda bılogırı olduğum bir kez daha ortaya çıktı. AMA BEDENİ S ARKADAŞLAR NET.

Bu da Mango'dan aldığım elbisem. İndirimdeki fiyatı 75 liraydı. İçim gitti ama anne baba yardımı oldu hafiften neyse ki.

Böyle fotoğraf çekmek çok zormuş bu arada. Elimi belime neden koydum ben de bilmiyorum. Herhalde böyle gördüğümden. Yani genelde el belde çekiliyor bu fotoğraflar diye öyle yaptım. Komik oluyormuş, komik görünüyormuş hakikaten. Ama dalgasına açtım ben zaten burayı. Atış serbest gençler. 
Uzun süredir bir şey yazmamamın sebebi de hem okulun son dönemi olması, sınav tez bilmemne hem de Gezi Parkı ile başlayan süreçti. Hem fiziksel olarak orada olmak hem de olanı biteni takip etmek kafamı başka bir yere vermeme engel oldu. Ama güzel oldu. Yaşanan şiddet ve hukuksuzluklar elbette sinir bozucu. Kayıplar da var, maalesef. Hepsinin ailelerine sabır diliyorum. Diğer yandan da kendi küçük dünyamızdan sıyrılıp neler olup bittiğini anlamaya başladığımız, mücadele etmemiz gerektiğini, hesap sormamız, sokağa çıkmamız, bağırmamız, ses çıkarmamız gerektiğini öğrendiğimiz bir dönemdi ki hala devam ediyor.
Bu blog da saçma sapan tasarımlara, saçma sapan fiyatlara direniyor. #direnfakirlik

Mezuniyet kıyafeti falan bakma niyetindeyseniz hiç niyetlenmeyin aksjdksja. Bir şey kalmamış neredeyse. Hatta mezun da olmayın. Bakın ben oldum bi bok değişmiyor.
Geçen akşam kep töreninden bahsediyorduk ev arkadaşımla. Kepler bizde kalıyormuş ama cüppeyi veriyormuşuz okula geri. Ben kepimi fırlatmayacağım arkadaşlar. Fırlatıyorsun bi, kiminkini aldığın belli değil. ELALEMİN KAFASININ YAĞI KİRİ TERİ BULAŞMIŞ KEPİNİ ALAMAM VALLA HİÇ.
Kepli cüppeli mezuniyet capslerimle görüşmek ümidiylen. (Daha bunun ayakkabısı var YA SABIR)


22 Nisan 2013 Pazartesi

İnsana zorla ANANDIR dedirtiyorlar

Çok uzun zaman oldu bir şey yaz(a)mıyorum sevgili bloguma. Özledim açıkçası. Çünkü çok eğleniyorum ben. Hem yazarken hem gelen yorumlar müthiş oluyor hakikaten.
Okuldaki son dönemim. Haliyle sıkışığım. Ödevler, sunumlar, sınavlar, tez derken doğru düzgün bir şey yapamaz oldum. Boş bulduğum zamanlarda ya makale okuyorum ya da aptal aptal şeyler yapıyorum biraz kafam rahatlasın diye. Kısacası GÖTÜMDE AYI BAĞIRIYOR ARKADAŞLAR ANLIYONUZ MU :(
Neyse dedim hadi bir vöge bakayım, kesin saçma sapan bir şeyler vardır. Canım beni hiç yanıltmaz. İki tıkta şuna vardım :

Gördükleriniz sizi yanıltmasın. Bu bir ayakkabı değil, inşaat malzemesi. Merak edenler için söyleyeyim, marka Prada. 

Açılışı işte bu dünya çirkini şeyle yaptım. Kurdele koymuşlar bir de ya at sikine kelebek kondurmuş gibi. Böyle feşın olmaz olsun. 

Sonra en iyiler diye bir kısım var, oraya tıkladım. Baktım mezuniyet şeysi yapmışlar. E ben de mezun olmaya yakınım, konuyla alakalı sayılırım, dedim ki ahahaha hakikaten buraya bakıp mezuniyet kıyafeti alan var mıdır ya.

Böyle konbiller hazırlamış vög editörleri. Kıyafetlerin üzerine geldiğinizde fiyatları ya da görülen yazı çıkıyor. Arkadaşlar o fiyatı istek üzerine söylenecek şey bildiğin PARLATICI. Ya parlatıcı Tom Ford olsa ne olur olmasa ne olur. Gelip Tom Ford mu sürüyor dudağımıza, nedir yani? Lip Lacquer'mış bir de...Teallam. 

Çocuklarının bile gülerken görmediğini düşündüğüm, her konuda başarısız ama aşırı zengin olduğu için modacı kesilmiş insan Victoria Beckham'ın kendi gibi meymenetsiz çantasının (çanta değil de clutch falan diyorlar sanırım) fiyatını görüyorsunuz. Elbise de 3900 euro. Ya yamuk yumuk bişey zaten, evde kumaş sarsan etrafına aynı formu yakalarsın. Atlas Pasajı'nda görsen "ıyyy" Nina Ricci olunca "wooow" Hayır yani bir de bu elbiseyi giysen nasıl tuvalete gideceksin? Kimse düşünmüyor bence ama bu gayet problem bir mevzu. O elbiseyle klozete değmeden işini halletmeye çalıştığını düşün. Hah işte o paranla rezil olmak.

Hakan Yıldırım'ın markası Hakaan, diğer parçalarla tam bir uyum yakalamış. İsim konusunda yani. İkea mobilya isimleri gibi markalar. Hayatımda duymadım. Hakan Yıldırım da şöyle bir insan. Kilolu kadınlar Hakan Yıldırım giyemezmiş...Canım ya. Eminim kahrolmuştur hepsi, yazık. Gördüğünüz elbisenin daha güzellerini de semtinizdeki Rıza Butik'ten falan alabilirsiniz. Hatta o fiyata Rıza Butik'i alabilirsiniz. Üstelik Rıza sizin kilonuza da bakmaz, "önemli olan belinin oturması" der, "boyu hallederiz"der. Canım Rıza sçs. Ha eğer yanınıza kimseyi yaklaştırmak istemiyorsanız Hakaan elbise tam size göre. O kabarık şeyden ötürü 2 metre çapında bir kişisel alan yaratabilirsiniz.

Hakan Yıldırım hakkında verdiğim linkte röportajı var. Kendisinin ne kadar da ünlü olduğundan bahsediyor. Hakkındaki düşüncem, saçlarının vites topuzuna benzediği. Bu kadar. Bir de röportajda Anna Wintour'dan bahsetmiş Anna diye (Sezen Aksu'ya Sezen diyen orta yaş kadınlar gibi) Sürekli boka bakar gibi bakan Anna'yı da yazmaya karar verdim bir ara.
Bir ara. Çok ara olmadan umarım. 
Bir ara.